ŞİMDİLİK



Ayır-ım
Ayır-mak

Benim bildiğim buğday sapından samanından ayrılır ki pilav olsun da karnımız doysun diye. İnsan insandan ayrılır mı hiç kardeşim? Kimin karnı doyacak kalanlarla? Kime göre neye göre sap, saman ki hem insan?
Geçen gece evime dönmek için otobüse bindim. Hızlı gideyim de bir an önce uyuyayımdı gayem. Değilse de yürürdüm. Dolmuşlar insanı insandan korumak için degildir. Yani en azından ümit ediyorum ki değildir. Uzun mesafeleri daha kısa sürede kat edip insan ömrüne ''zaman'' kazandırmaktır. 
Şimdi şoför koltuğuna oturanların bunun bir tercihten, bunun insanlığa hizmet etmekten geldiğini bilmesi gerek. Sanmıyorum ki kimse o kornayı oraya birbirinize ''küfür'' etmenin başka bir yolu olsun, bu aracı kullananın daha çok sesi çıksın, yayalar da bir haddini bilsin diyerek koydu. Her ne kadar konuşma yetimiz de bu yüzden gelişmediyse.
Hah ne diyordum ayırmak.
Dolmuşta seyrimiz gayet normal devam ederken yola bir çocuk atladı. Şoför bey önce korna çaldı haklı olarak. Çocuk bir otobüsün geldiğini görmemiş olacak ki yola atladı. Ardından ani bir fren yapmak zorunda kaldı. Buraya kadar hiç sıkıntı yok. Sıkıntı bundan sonrasında. Beyefendi yolun kenarına sert bir bakış attı. Sonra da başladı söylenmeye.
''Bu Suriyelilerden çekeceğimiz var, hep böyle bunlar...'' vs vs.
Konuşmanın buradan sonrasını yazamayacağım çünkü hayli çirkinleşiyor.
E be kardeşim sen üzerine düşeni yaptın kornana bastın, çocuk kenara kaçtı sen de refleks olarak durdun. Peki ya bundan sonrasını duymayı biz içerideki yolcular hakketti mi? Senin şahsi fikirlerine maruz kalacak ne günah işledik biz yahu!
Çocuğun alnında mı yazıyordu BEN SURİYELİYİM diye.
Çocukların alınlarında, üstlerinde başlarında böyle şeyler yazmaz ki...
Küfür edip geçme neden diye sor... Bu çocuk kendini neden yola attı diye sor. Dilendikleri için şikayetçi isen bunu o çocuğa kim yaptırıyor diye sor. Bir çocuğun hayali dilenmek olur mu hiç? Soruna bir sorun da sen katma ne olur çözüm üret güzel kardeşim.
Türkiye nüfusu: 74.930.000  (2013)
Suriyeli nüfusu: 1.805.225    (2015) (Türkiye sınırları içerisindeki)
Harika bir toplum düzenimiz vardı kuşkusuz ki bir grup Suriyeli herşey çok olağanken pılıyı pırtıyı toplayıp kendisinin 74 katı büyüklüğündeki muhteşem toplumumuzu mahvetti.
Sorunu artık biraz da kendimizde aramanın, kendimizi sorgulamanın vakti gelmedi mi?
Yahu sizin de atalarınızın bir zamanlar o toprakladan göçmediği ne malum.
Dünya vatandaşı olmak istiyorsak eğer; önce biz ayırmamayı, kayırmamayı öğrenmeliyiz. 
Savaşları bilmeliyiz ki neden savaşmamak gerektiğini anlamalıyız kanımca. Lakin savaşın kötülüğünü savaşarak görmeyelim ister gönül. İki gün sonra bizim de çocuklarımız ''el kapılarında'' itilmesin diye sevelim ne olur :) İnsanın yaşama hakkına sahip çıkmalı; eğer bir kurallar bütününe inanıyorsak bunu önce kendimiz uygulamalıyız.

''Dünyada toplam 4 bin 300 din ve mezhep bulunuyor.''

(Kaynak: Britannica Ansiklopedisi)


Kimseyi dinine göre de ayıramayız. İnsanlığın sürekli devinim halinde olduğu bir dünyada saygılı olmak lazım.
İnsan olabilmenin ne olduğunu bilmek lazım.
***
Ayırmayı o kadar çok seviyoruz ki iphone kullanın çok parası olduğuna kesin kanaat getirdik. Beğenmediğimizi eleştirmekten başka bir şey yapmadık. Beğenmiyorsan kullanma, okuma. Kimseyi rahatsız etme, eyleme. Güzel ülkemde, güzel dünyamda herşeyin bir fanatiği var samsung''cu'' iphone''cu'' diye bile ayrıştırır olduk. Hangisi işini görüyorsa onu kullan kardeşim değil mi ya? Nihayetinde telefondur yarına yenisi çıkar, hiç bilmediğin çıkar o daha çok işine yarar. Ona bile tapar olduk. Kraldan çok kralcı diye bir laf vardır bilirsiniz muhakkak. Bu kendi içimizde herkesi ''kendinleştirebileğin'' bir yarış değil. Olmasın...
Kimseyi bakışlarınla, sözünle, tavrınla taciz etme. Lütfen etme.
Kadın, erkek, hristiyan, müslüman (vs sayamadığım birçok din), aseksüel, sapyoseksüel, homoseksüel, heteroseksüel diye ayırma. Sana ne nihayetinde.
ŞİMDİLİK elimizde olan koşullar şunlar;


SÜRÇ-İ LİSANIMIZ VAR İSE HOŞGÖRÜN.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kim Bu Kerem Yahu?

Savaş Satış

Kerem Özdoğan Konulu Teşekkür